> Blog > SASE > Kritik Uygulamalara Erişimde ZTNA Nasıl Riskleri Azaltır?

Kritik Uygulamalara Erişimde ZTNA Nasıl Riskleri Azaltır?

Günümüzde şirketlerin kritik uygulamalarına uzaktan erişim ihtiyacı giderek artarken, geleneksel güvenlik çözümleri yetersiz kalmaktadır. Zero Trust Network Access (ZTNA), “güvenme, doğrula” prensibini temel alarak kritik uygulamalara erişimde yeni bir güvenlik paradigması sunuyor. ZTNA, ağın içinden veya dışından gelebilecek tüm tehditlere karşı her erişim talebini sıfırdan değerlendirerek, kurumsal verileri koruma altına alıyor. 

Uzman Yorumu
Kritik uygulamalara erişimde ZTNA, bu uygulamalara sadece doğru kimlik, doğru cihaz, doğru risk skoru ve doğru bağlam ile erişim verilmesini sağlayan en güvenli modern modeldir. Geleneksel VPN mantığında kullanıcı içeriye girdikten sonra ağ içinde hareket alanı bulabilir, ancak ZTNA’da kullanıcı sadece izinli olduğu uygulamaya mikro segment üzerinden ulaşabilir; diğer sistemlere hiçbir şekilde görünürlük bile olmaz. Ayrıca adaptif (risk bazlı) ZTNA ile kritik uygulamaya erişim anında cihaz güvenliği, davranış anomalisi, lokasyon, IP reputasyonu gibi faktörler sürekli kontrol edilir; risk arttığında MFA tetiklenir, erişim kısıtlanır veya tamamen bloklanır. Finans, üretim sistemi, ERP, çekirdek veri tabanı, hassas müşteri bilgisi gibi alanlar için bu model; hem Zero Trust mimarisine tam uyum sağlar hem de veri ihlali, lateral movement ve insider riskini minimum seviyeye indirir. Bu yüzden kritik uygulamalarda ZTNA artık “ekstra önlem” değil “zorunlu mimari”dir.
Arif Cüheylan –  Kıdemli Satış Mühendisi

Kritik Uygulamalara Erişim Güvenlik Açısından Neden Önemlidir?

Kritik uygulamalara erişim güvenliği, kurumsal veri bütünlüğünün ve gizliliğinin korunmasında hayati öneme sahiptir. Bu uygulamalar genellikle finansal veriler, müşteri bilgileri, ticari sırlar ve stratejik planlar gibi hassas bilgileri barındırır. Yetkisiz erişim, veri sızıntısı, itibar kaybı ve finansal zararlara yol açabilir. Özellikle uzaktan çalışma modellerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, geleneksel güvenlik duvarlarının ötesinde daha kapsamlı koruma mekanizmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.

Geleneksel güvenlik modelleri, genellikle “ağın içi güvenli, dışı güvensiz” varsayımına dayanır. Bu yaklaşımda, bir kez güvenlik duvarını aşan kullanıcılar güvenilir kabul edilir ve ağ içindeki kaynaklara erişim sağlayabilir. Ancak bu model, içeriden gelebilecek tehditlere karşı savunmasızdır ve yanal hareket (lateral movement) saldırılarına açık kapı bırakır. Ayrıca, bulut uygulamalarının ve mobil çalışma ortamlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, geleneksel ağ sınırları belirsizleşmiş ve klasik VPN çözümleri yetersiz kalmaya başlamıştır.

ZTNA, bu sorunlara çözüm olarak her erişim talebini bağlam bazlı değerlendiren, sürekli doğrulama yapan ve en az ayrıcalık prensibini uygulayan bir güvenlik modeli sunar. Bu model, kullanıcıların kimliklerini, cihaz sağlığını, erişim lokasyonunu ve davranış kalıplarını analiz ederek, sadece gerekli uygulamalara gerektiği kadar erişim sağlar. Böylece kritik uygulamalara erişimde mikrosegmentasyon sağlanarak, olası güvenlik ihlallerinin etkisi sınırlandırılır ve veri sızıntısı riski minimize edilir.

Kritik Uygulamalarda Yetkisiz Erişim Neden Tehlikelidir?

Kritik uygulamalara yetkisiz erişim, kurumlar için en ciddi güvenlik tehditlerinden biridir. Yetkisiz erişim durumunda, hassas veriler kötü niyetli kişilerin eline geçebilir ve bu veriler, sadece kişisel bilgiler değil, finansal, ticari ve hatta devlet sırları gibi kritik öneme sahip bilgiler olabilir. Bir saldırgan, kritik bir uygulamaya erişim sağladığında, veri hırsızlığı, veri manipülasyonu veya hizmet kesintisi gibi farklı saldırılar gerçekleştirebilir. Bu tür ihlaller, kurumlar için ciddi finansal kayıplar, yasal yaptırımlar ve itibar kaybı ile sonuçlanabilir.

Geleneksel güvenlik sistemlerinde, güvenlik duvarını aşan bir saldırgan, ağ içinde nispeten serbest hareket edebilir. DMZ (Demilitarized Zone) bariyerleri aşıldığında, geleneksel sistemler içerideki kullanıcıları genellikle güvenilir kabul eder. Bu durum, saldırganların ağ içinde yanal hareket yaparak, daha fazla yetki elde etmesine ve kritik uygulamalara erişmesine olanak tanır. Özellikle içeriden tehditler (insider threats) söz konusu olduğunda, geleneksel güvenlik önlemleri yetersiz kalabilir.

ZTNA ise her erişim talebini, kullanıcının kimliği, cihazın güvenlik durumu, erişim zamanı ve lokasyonu gibi çeşitli faktörleri değerlendirerek onaylar. Bu yaklaşım, “hiçbir zaman güvenme, her zaman doğrula” prensibine dayanır ve sürekli yetkilendirme sağlar. Böylece, bir kullanıcının hesabı ele geçirilse bile, saldırganın kritik uygulamalara erişimi sınırlandırılır ve anormal davranışlar tespit edildiğinde erişim anında kesilebilir. ZTNA, minimum güvenlik açığı sağlayarak ve kişilerin rollerinin gerektiği kadar yetki sahibi olmasını sağlayarak veri sızıntılarını engeller.

Sase Sase

ZTNA’nın Kritik Uygulamalara Erişimde Risk Azaltma Uygulamaları Nelerdir?

ZTNA, kritik uygulamalara erişimde risk azaltma için çeşitli uygulamalar sunar. Öncelikle, ZTNA uygulamaları ve kaynakları varsayılan olarak gizler, böylece yetkisiz kullanıcılar bu kaynakların varlığından bile haberdar olmaz. Bu yaklaşım, geleneksel VPN çözümlerinden farklı olarak, kullanıcılara sadece erişim yetkisi olan uygulamaları görünür kılar ve diğer ağ kaynaklarını tamamen gizler. Böylece potansiyel saldırı yüzeyi önemli ölçüde azaltılır ve hedef odaklı saldırıların başarı şansı düşürülür.

ZTNA, mikrosegmentasyon tekniğini kullanarak, kullanıcıların yalnızca belirli uygulamalara erişimini sağlar ve bu erişimi sürekli olarak denetler. Örneğin, bir finans departmanı çalışanı sadece finans uygulamalarına erişebilirken, insan kaynakları departmanı çalışanları yalnızca HR sistemlerine erişebilir. Bu yaklaşım, en az ayrıcalık ilkesini (principle of least privilege) uygulayarak, kullanıcıların sadece görevlerini yerine getirmek için ihtiyaç duydukları kaynaklara erişmesini sağlar ve olası bir güvenlik ihlalinin etkisini sınırlandırır.

ZTNA sistemleri, erişim kararlarını verirken kullanıcı kimliği, cihaz sağlığı, lokasyon ve davranış analizi gibi bağlamsal faktörleri değerlendirir. Bu çok faktörlü doğrulama yaklaşımı, kimlik bilgilerinin çalınması durumunda bile ek güvenlik katmanları sağlar. Örneğin, bir çalışan evden bağlanırken, cihazı güvensizse veya şüpheli bir lokasyondan erişim sağlıyorsa, ZTNA sistemi erişimi otomatik olarak kısıtlayabilir veya ek doğrulama isteyebilir. Bu dinamik erişim kontrolü, risk bazlı bir yaklaşım sunar ve güvenlik politikalarının gerçek zamanlı olarak uygulanmasını sağlar.

ZTNA çözümleri ayrıca sürekli izleme ve analitik özellikleri ile anormal kullanıcı davranışlarını tespit edebilir. Kullanıcının normal erişim kalıplarından sapma gösterdiği durumlarda, sistem otomatik olarak uyarı oluşturabilir veya erişimi sonlandırabilir. Bu proaktif yaklaşım, potansiyel güvenlik ihlallerinin erken aşamada tespit edilmesini ve önlenmesini sağlar. Ayrıca, detaylı erişim logları ve raporlama özellikleri, güvenlik ekiplerine kapsamlı görünürlük sağlayarak, güvenlik olaylarına hızlı müdahale etme imkanı sunar.

Farklı Sektörlerdeki Kritik Uygulamalara Erişimde ZTNA’nın Çözümleri Nelerdir?

Finans sektöründe ZTNA, bankacılık sistemleri, ödeme işleme platformları ve müşteri veri tabanları gibi kritik uygulamalara erişimi güvence altına alır. Bu sektörde veri güvenliği ve gizliliği yasal düzenlemelerle sıkı bir şekilde kontrol edildiğinden, ZTNA’nın sağladığı mikrosegmentasyon ve sürekli doğrulama özellikleri büyük önem taşır. Finans kurumları, ZTNA sayesinde çalışanların, üçüncü taraf tedarikçilerin ve müşterilerin hassas finansal sistemlere erişimini hassas bir şekilde kontrol edebilir. Ayrıca, şüpheli işlemlerin tespiti için davranışsal analitik kullanarak, potansiyel dolandırıcılık girişimlerini önleyebilir.

Sağlık sektöründe ZTNA, hasta kayıtları, tıbbi görüntüleme sistemleri ve ilaç yönetim uygulamaları gibi kritik sistemlere güvenli erişim sağlar. Bu sektörde HIPAA gibi düzenlemelere uyum sağlamak kritik öneme sahiptir ve ZTNA, hasta verilerine erişimi sıkı bir şekilde kontrol ederek bu uyumluluğu destekler. Doktorlar, hemşireler ve idari personel, ZTNA sayesinde sadece kendi görevleriyle ilgili hasta verilerine erişebilir. Ayrıca, uzaktan sağlık hizmetlerinin (telemedicine) yaygınlaşmasıyla birlikte, ZTNA çözümleri doktorların ev veya kliniklerinden hasta verilerine güvenli erişimini mümkün kılar.

Üretim sektöründe ZTNA, endüstriyel kontrol sistemleri (ICS), tedarik zinciri yönetim uygulamaları ve ürün tasarım veritabanları gibi kritik altyapıya erişimi korur. Özellikle Endüstri 4.0 ve IIoT (Endüstriyel Nesnelerin İnterneti) uygulamalarının artmasıyla, üretim tesislerindeki ağ güvenliği daha karmaşık hale gelmiştir. ZTNA, üretim ortamlarında farklı güvenlik bölgeleri oluşturarak, operasyonel teknoloji (OT) ve bilgi teknolojisi (IT) sistemleri arasında güvenli erişim sağlar. Bu yaklaşım, üretim süreçlerinin kesintisiz devam etmesini sağlarken, kritik sistemlerin güvenliğini de garanti altına alır.

Kamu sektöründe ZTNA, vatandaş verileri, kritik altyapı sistemleri ve ulusal güvenlikle ilgili uygulamalara erişimi korur. Devlet kurumları genellikle yüksek düzeyde hedeflenen siber saldırılarla karşı karşıya kalır ve ZTNA, bu tehditlere karşı etkili bir savunma hattı oluşturur. Kamu çalışanları ve yükleniciler, ZTNA sayesinde görevleriyle ilgili sistemlere güvenli bir şekilde erişebilir, ancak yetkisiz alanlara erişimleri engellenir. Ayrıca, farklı güvenlik seviyelerine sahip sistemler arasında güvenli erişim sağlanarak, bilgi paylaşımı kolaylaştırılırken veri güvenliği de korunur.

ZTNA İç Tehditleri Nasıl Önler?

ZTNA, iç tehditleri önlemede etkili bir güvenlik modeli sunar çünkü “hiçbir zaman güvenme, her zaman doğrula” prensibini ağın hem dış hem de iç kullanıcılarına uygular. Geleneksel güvenlik modellerinde, bir kez ağa giriş yapan kullanıcılar genellikle güvenilir kabul edilir ve ağ içinde geniş hareket özgürlüğüne sahip olur. ZTNA ise her erişim talebini, kullanıcının kimliği, rolü, cihaz sağlığı ve davranış kalıpları gibi faktörleri değerlendirerek onaylar. Bu sürekli doğrulama yaklaşımı, kötü niyetli iç kullanıcıların veya ele geçirilmiş hesapların kritik uygulamalara yetkisiz erişimini engeller.

ZTNA, en az ayrıcalık ilkesini uygulayarak, kullanıcılara sadece görevlerini yerine getirmek için ihtiyaç duydukları uygulamalara erişim sağlar. Bu ilke, ağın içinde aygıtların veya kişilerin rollerinin gerektiği kadar yetki sahibi olmasını sağlar ve gereksiz erişim yetkilerini ortadan kaldırır. Örneğin, bir muhasebe departmanı çalışanı sadece finansal uygulamalara erişebilirken, ürün geliştirme veya insan kaynakları sistemlerine erişemez. Bu mikrosegmentasyon yaklaşımı, iç tehditlerden kaynaklanan potansiyel zararı sınırlandırır ve yanal hareket saldırılarını önler.

ZTNA sistemleri, kullanıcı davranış analizi ve anormal aktivite tespiti gibi gelişmiş izleme özellikleri sunar. Sistem, kullanıcıların normal erişim kalıplarını öğrenir ve bu kalıplardan sapmalar tespit edildiğinde uyarı oluşturur veya erişimi kısıtlar. Örneğin, bir kullanıcı normalde erişmediği uygulamalara erişmeye çalışıyorsa, mesai saatleri dışında hassas verilere erişiyorsa veya anormal miktarda veri indiriyorsa, bu durum potansiyel bir iç tehdit olarak değerlendirilir ve gerekli önlemler alınır. Bu proaktif izleme yaklaşımı, kötü niyetli iç kullanıcıların faaliyetlerinin erken aşamada tespit edilmesini sağlar.

ZTNA ayrıca, kritik uygulamalara erişimde çok faktörlü kimlik doğrulama (MFA) ve koşullu erişim politikaları uygulayarak iç tehditlere karşı ek güvenlik katmanları sağlar. Kullanıcılar, özellikle hassas uygulamalara erişirken, standart kimlik bilgilerinin yanı sıra ikinci bir doğrulama faktörü (örneğin, mobil uygulama onayı, SMS kodu veya biyometrik doğrulama) sağlamak zorundadır. Bu yaklaşım, çalınan kimlik bilgilerinin kötüye kullanılmasını zorlaştırır ve yetkisiz erişim girişimlerini engeller. Ayrıca, erişim kararları cihaz sağlığı, lokasyon ve risk seviyesi gibi bağlamsal faktörlere dayalı olarak dinamik bir şekilde alınır, böylece iç tehditlere karşı kapsamlı bir koruma sağlanır.

 

Sık Sorulan Sorular

Olası veri sızıntıları ZTNA ile nasıl engellenir?

ZTNA, veri sızıntılarını engellemek için çok katmanlı bir güvenlik yaklaşımı uygular. Öncelikle, minimum güvenlik açığı sağlayarak, uygulamaları ve kaynakları varsayılan olarak gizler, böylece yetkisiz kullanıcılar bu kaynakların varlığından bile haberdar olmaz. ZTNA ayrıca, en az ayrıcalık ilkesini uygulayarak, kişilerin rollerinin gerektiği kadar yetki sahibi olmasını sağlar ve gereksiz erişim yetkilerini ortadan kaldırır. Bu yaklaşım, kullanıcıların sadece ihtiyaç duydukları verilere erişmesini sağlayarak, olası veri sızıntısı riskini önemli ölçüde azaltır.

ZTNA sistemleri, kullanıcı davranışlarını sürekli izleyerek anormal veri erişim kalıplarını tespit eder ve şüpheli aktivitelere karşı anında önlem alır. Örneğin, bir kullanıcı normal çalışma saatleri dışında hassas verilere erişmeye çalışıyorsa veya alışılmadık miktarda veri indiriyorsa, sistem bu durumu potansiyel bir veri sızıntısı girişimi olarak değerlendirir ve erişimi kısıtlar veya ek doğrulama ister. Bu proaktif izleme ve müdahale yeteneği, veri sızıntılarını kaynağında engellemeye yardımcı olur.

Kritik uygulamalara erişimde ZTNA kullanıcı deneyimini nasıl etkiler?

ZTNA, güvenliği artırırken kullanıcı deneyimini de olumlu yönde etkileyebilir. Geleneksel VPN çözümlerinin aksine, ZTNA kullanıcılara sadece erişim yetkisi olan uygulamalara doğrudan bağlantı sağlar, böylece gereksiz ağ trafiği ve gecikme sorunları ortadan kalkar. Bu yaklaşım, özellikle uzaktan çalışan kullanıcılar için daha hızlı ve sorunsuz bir erişim deneyimi sunar. Ayrıca, kullanıcılar tüm ağa bağlanmak yerine sadece ihtiyaç duydukları uygulamalara bağlandıkları için, bağlantı kurma süreci daha hızlı ve basit hale gelir.

ZTNA çözümleri, cihaz ve kullanıcı kimliği doğrulama süreçlerini arka planda otomatik olarak gerçekleştirerek, kullanıcıların güvenlik kontrollerini minimum etkileşimle geçmesini sağlar. Örneğin, güvenilir bir cihazdan, bilinen bir lokasyondan ve normal çalışma saatleri içinde erişim sağlayan bir kullanıcı, ek doğrulama adımlarına gerek kalmadan uygulamalara erişebilir. Ancak, risk faktörleri arttıkça (örneğin, bilinmeyen bir cihaz veya lokasyon), sistem ek doğrulama isteyebilir. Bu risk bazlı yaklaşım, güvenlik ve kullanıcı deneyimi arasında optimal bir denge sağlar.

Kaynakça

En çok okunanlar


Size En Uygun Berqnet Çözümüyle Tanışın

Berqnet Firewall ve SASE Platformu

Teklif Al
İş Ortağı Olun

Size En Uygun Berqnet Çözümüyle Tanışın

Berqnet Firewall ve SASE Platformu

Teklif Al
İş Ortağı Olun